Acı

Travmatik acılar, hayatının sonuna dek seninle gelmesi muhtemel olan gerçek acılardır.


Empatik acılar, anlık ya da dönemsel olarak çekilen ve gerçeğine en yakın, yapay vicdani acılardır.


Sosyal acılar, birey ve toplum ilişkilerinin yoğun olduğu kriz dönemlerinde ya da bu dönemleri anımsatan özel günlerde hissedilen ya da hissedildiği iddia edilen yapay insani acılardır. 


Gerçek, vicdani ve insani vurguları özellikle önemlidir. Çünkü gerçek en saf olandır ve taklidi mümkün değildir. İnsani olan ise en yapay olandır ve taklidi, niyete göre belirlenebilir. Vicdani olan ise, gerçek kadar saf olmasa da insani kadar yapay da değildir ve taklidi çok daha zordur. Vicdani ve insani arasındaki farkı şu şekilde de açıklayabiliriz; Her insan vicdanlı değildir ama her vicdanlıya insan denilebilir. 


Detaylar 


T. A, maruz kalan ve şahit olan olarak ikiye ayrılır. Maruz kalanın durumu çok daha ağır olmakla birlikte, kişisel hassasiyetlere bağlı olarak şahit olanlarda da ağır hissedilebilir. Diğerlerinin aksine gerçek olarak tanımlanmasının sebebi, travmaya yol açan olayın fiziksel duyum sınırları içindekiler üzerinde gerçekleşmesidir. Burada acının hissedilmesinden çok, yaşanması söz konusudur. 


Örnek olarak, büyük deprem felaketine maruz kalanlar ve kurtarma çalışmalarına katılarak felaketin boyutlarını bizzat gözlemleyeler gösterilebilir. Yaşanan travmanın boyutu kişisel hassasiyetlere bağlı olarak değişse de, neticede bu ortam içinde bulunanların tümü için fiziksel duyum sınırlarından ötürü, muhtemel kalıcı ruhsal hasardan söz edilebilir.


E.A için bir tür ayırımdan söz edilemese de fiziksel duyum sınırlarının dışında kalan yapay bir acı olarak ağır-orta ve hafif şekilde yaşanan üç evreden söz edilebilir. Kişiler bu evreleri olayı duyumsadıkları anlara göre belirli bir sırası olmaksızın hissedebilir ve kişisel hassasiyetleri sebebiyle kimileri ağır evredeyken fiziksel duyum boyutlarına dek ulaşarak, muhtemel kalıcı ruhsal hasara dönüşebilir. Fakat pek çoğu ağır>orta>hafif olarak zamanla aşılır ve dönemsel etkileri görülse de kalıcı bir ruhsal hasar boyutundan söz edilemez.


Örnek olarak, çocuk sahibi olan pek çok kişi, diğerine nazaran çok daha kolay empati kurabilir ve hissedilen üzüntü, korkunun etkisiyle kolaylıkla dönemsel kaygıya dönüşebilir.


S.A, kendi içinde insani ve çıkarcı olarak ikiye ayrılır. Her iki tür de içinde bulunulan sosyal felaket durumunun farkındadırlar. 


Fark olarak;


İnsani Grup, bu sosyal durumdan ötürü ruhsal bir rahatsızlık oluştuğunun farkındadır ve hiçbir şey yapamasa bile en azından toplumsal bir birliğe ihtiyaç olduğunun bilinciyle hareket eder ve katkı olarak ne yaparsa yapsın samimidir. 


Örnek olarak, toplumsal hassasiyetler konusunda duyarlı olan tüm insanlar.


Çıkarcı Grup’un ise tek amacı, ortaya çıkan bu ruhsal rahatsızlıklar üzerinden kendine pay çıkarmaktır. Yaptığı her şey amaçları bakımından sahtedir. Yardım ederken bile daha çoğunu alacağını hesap ederek hareket eder ve gerçekte sadece bu ortak toplumsal acıyı kendi çıkarları doğrultusunda sömürmekle ilgilidir.


Örnek olarak, özellikle siyasiler ve hukuki olarak suçlu bulunabilme ihtimali güçlü olan kişiler. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar