Kötülük Üzerine

Bazen insan sıra dışı kötülerle sınanır. Bunların derdi para, güç, intikam falan değildir. Bunlarda bitmez tükenmez bir nefret vardır. Ama bu nefret onlara öğretilmiş ya da bir şeylere tepki olarak doğmuş da değildir. İçlerindeki bir kazanda sürekli, sürekli, sürekli kaynar. Kaynadıkça daha da büyür bu nefret. En çok da iyi olana karşı. Onu yenmek, yaralamak, etkisizleştirmek yetmez. Onu yok etmek ister. Üstelik de bunu vahşice yapmak, tüm dünyaya göstermek ister. Tabi buradaki amacı, iyi olanı yok etmekten bile çok, ona duyulan saygıyı ve inancı hiç etmektir. Çünkü bu kötülük, umudu hiç sevmez. Sevmemek ne kelime, iğrenir ondan. Gülünç bile bulmaz, iğrenir. Oysa bu, sadece korkudur. Kendisinde asla olmadığını varsaydığı bir duygudur bu ama vardır. İçindeki o kazanda kaynayan devasa nefret, işte bir tek bu umutla yenilir, yok edilir.

En sıradışı kötünün karşısındaki alelade bir iyinin bile, gerçekteki tek anlamı budur o nefret kazanında. Çünkü o kazan bilir ki, bunun ardı gelecek. En büyük karanlıkla bile boğsam, en büyük katliamı bile yapsam ve en büyük, en büyük iyiliği bile vahşice yok etsem, yine olmayacak. Ufacık da olsa bir umut, kaldığı sürece geride, ben er ya da geç kaybedeceğim. Çünkü ben yok olursam, kazanımdaki tüm nefret de yok olur, oysa yok ettiklerimin tümüne rağmen, o umut yine de var olacak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar