Mürit-1
Akşamdan, tüm robotları yağladı Bakımcı. Ne eksikleri varsa giderdi. Birinin gözü biraz seğiriyordu, onu da tamir etti. Sildi, pırıl pırıl etti hepsini. Şakşakçı robotların da birtakım problemleri vardı. Ki onlar hayati öneme sahip robotlardı. Zira toplumun nabzını düşürme ve yükseltme görevi tamamiyle onlara aitti.
Mesela ekran önü robotlarından biri, olmaz ya, olur da kazara bir hata ederse, onların görevi bu kırılan potu ya da her ne ise, işte onu alkışlarıyla telafi etmekti. Mesela ekran önü robotlarından biri, yanlışlıkla bir muhalife sataşacağına, bir yandaşa sataşacak olursa ve bu bir canlı yayınsa, bu durumu ancak şakşakçı robotlar kurtarabilirdi.
Bir keresinde şöyle bir şey olmuştu: Trinidad ve Tobago Doları, Türk Lirası karşısında bir süreliğine değer kaybetmiş ve neredeyse iki para birimi eşit hale gelmişti. Bundan hareketle ve insanca bir kurnazlıkla robota yüklenen veriler, ekranlara yansıtılmıştı. Haliyle de ekran önü robotları, “ha Amerikan Doları ha Trinidad ve Tobago Doları” diyerek, bu hadiseyi büyük bir ekonomik şahlanış olarak yansıtmışlardı.
Gel gelelim, ustaca programlanmış şakşakçı robotlardan biri, ulaştığı anlık veriler sayesinde gerçeği görmüştü. Trinidad ve Tobago Doları ani bir şahlanışla tekrar atağa kalkmış ve yeniden değer kazanarak eşitliği kendi lehine bozmuştu. Robot gözlerinden hiçbir şey kaçmayan o şakşakçı robot sayesinde, ekran verileri derhal düzeltilmiş ve paramız karşısında değer kaybeden para birimi, Solomon Adaları Doları olarak değiştirilmişti. Fakat bu da çok riskli bir durumdu. Zira Solomon Adaları Doları ile Türk Lirası arasında yalnızca 0,3 birimlik bir fark vardı.
Bu böyle olmayacak dedi Bakımcı. Geçti bilgisayarının başına ve başladı yepyeni bir program yazmaya. İşe evvela ekran önü robotlarını geliştirmekle başladı. Bir kere bunlar çok konuşuyorlardı ve aslında buna hiç gerek yoktu.
“Söz gümüşse, sükut altındır.”
Bu prensipten yola çıkan Bakımcı, ekran önü robotlarının tümüne dervişane bir derinlik, dinginlik koydu. Böylece hangi para birimi ne atak yaparsa yapsın, fazla heyecana kapılmıyor, coşkun hareketlerde bulunmuyorlardı. Hatta kimi zaman sadece susuyor, susuyor ve susuyorlardı.
Sonraki iş olarak şakşakçı robotları yeniden programlama işine geçti bakımcı. Buradaki işi çok daha zordu. Çünkü neticede bu yapay zeka geliştirme işleri, bir yerden sonra mutlaka insansı kurnazlıkların tekelinden kurtuluyor ve kendi yapay ahlakını oluşturuyordu. Ondan sonra al başına belayı.
Oysa Bakımcı, bu sefer kararlıydı. Aklına evvela bu yeni nesil şakşakçılara dil koymama fikri geldi. Böylelikle konuşamayacak ve zamanla kendi yapay ahlaklarını yaratsalar bile, sesleri çıkmayacaktı. Fakat sonra bunun ekran başı izleyicileri tarafından pek hoş karşılanmayacağını düşündü. Neticede halkı temsilen orada bulunuyorlardı ve bu durum halkı bizzat orada bulunmaktan alıkoyan en güçlü etkendi.
İyice düşündü Bakımcı. Ne değişiklik yaparsa yapsın, başka bir yerden batıyordu. Oysa ekran önü robotları öyle miydi? Onları doğrudan masa başı birer yandaş kontrol ediyor ve gerekli gördüklerinde müdahale ediyorlardı. Çünkü ekran önü robotluğu sanıldığından da ciddi bir işti ve olası bir yapay ahlak evrimi her şeyi alt üst edebilirdi.
Tüm bu nedenlerle ekran önündeki robotlar, deneyimli yandaşlarca kısmen kontrol edilirken, sözde halkı temsilen orada bulunan şakşakçı robotlar ise daha doğal olması açısından birer yapay zeka ile adeta kendi hallerine bırakılıyorlardı. Zaten herbirine yetecek sayıda yandaş da yoktu. Ayrıca olsa bile, her yola gelebilecek iyi bir yandaşın fiyatı hiç de az değildi.
Bir şeyler yapmalıydı Bakımcı. Üzerinde günlerce düşündü. Tüm gelişmiş ülkelerin teknolojileri ve geri kalmış ülkelerin halk tipleri üzerinde çalıştı. Uzun mesai saatleri sonunda bir yol buldu. Şayet başarılı olabilirse, bu yol mevcut siyasi düzeni bin yıl daha iktidarda tutardı.
Bakımcı, şakşakçı robotlardan birini karşısına aldı ve onun yapay zekasına telkin yoluyla seslenmeye başladı. Aynı şeyleri belki bin defa söyledi. Bir yandan da son teknoloji eseri bir program uydurdu bu telkinlerin hedefindeki zekaya ve işte yeni nesil bir şakşakçı robot gelişti.
Adı: Mürit-1
Mürit-1, bir insansı robot. Geliştirilebilir bir yapay zeka fakat bu geliştirilebilir zihnin derinliklerine yerleştirilen birtakım unsurlar, bazı kapıları açmasını katiyen yasaklıyor. Garibim Mürit-1 de ne yapsın, kurcalamıyor o kapıları. Şakşak zamanı şakşak, sonra yeniden depoya.
Böylelikle Bakımcı, bir müthiş icatla adını tarihe yazdırıyor. Resimleri, ilim yuvalarının huşu içindeki duvarlarını süslüyor. Nesli, onun izinden giderek ve telkinle sınırlandırılmış robot mürit soyları yaratarak, iktidarı bir başka milenyuma dek elinde tutuyor.
Yorumlar
Yorum Gönder