Asalaklık Huzuru

Bebekler kendilerini ifade edebilecekleri, diğer bireylerle ya da nesnelerle bilinçli bir etkileşime girebilecekleri çağa değin, temel ihtiyaçları karşılandığı sürece ve şayet fiziksel bir rahatsızlıkları yoksa mutlu olurlar. Bu durum onlar açısından gayet doğaldır ve herhangi bir zekâ düzeyine ya da özel bir psikolojik duruma işaret etmez. Fakat şayet benzer bir mutluluk hâli yetişkinler için de geçerli ise, bu durum yalnızca mutluluk olarak açıklanamaz. Zira bebeklerde henüz gelişmemiş olan zihinsel faaliyetlerin yetişkin bir insanda gelişmiş olması beklenir. Bu zihinsel faaliyetlerin yetişkin bir insanda, etrafında olanları algılayabilme, ölçülü duygusal tepkiler verebilme, empati kurabilme, kâr-zarar hesabı yapabilme gibi sonuçları olması beklenir. Bu ve benzeri sonuçlar olmaksızın bir bebeğinki kadar kusursuz bir mutluluğa sahip birey, asalak olarak kabul edilir ve içinde bulunduğu bu duruma da asalaklık huzuru denilir. Böyle bir birey temel ihtiyaçları karşılandığı sürece ve fiziksel bir rahatsızlığı da yoksa hiçbir şeyden şikayet etmez. Belki mutlu da değildir çünkü bu yönde de bir bilinci yoktur ve kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu bile bilemez. Fakat mutlu olmama halinde bile hiçbir konuda rahatsızlık hissetmez, zira tıpkı bir bebeğinki gibi zihninin bu alanları henüz gelişmemiştir ya da herhangi bir problem sebebiyle sorunlu çalışmaktadır. Netice itibarıyla bu kişi, içinde bulunduğu bilinçsizlik hâline rağmen yine de huzurludur.


Volkan Örneği


Modern dünyada volkanlara dair pek çok şey biliyoruz. Fakat bu bilgilerin büyük bölümü insanlık tarihine kıyasla oldukça yeni. Bu nedenle de volkanik hareketlerle olan ilişkimiz, modern bilim sayesinde öğrendiklerimize sahip olmadığımız yüzyıllara nazaran çok daha bilinçli. 


Bebek ve yetişkin tanımlamasını volkan örneğine uyarladığımızda ise; volkanlara dair çok az bilgimizin olduğu yüzyılları insanlığın bebeklik çağları olarak yorumlayabilir ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan hatalı etkileşimleri mazur görebiliriz. Aynı şekilde günümüzü de volkanlar hakkında edindiğimiz pek çok bilgiyi hesaba katarak insanlığın yetişkinlik çağı olarak yorumlayabiliriz. Fakat bu sefer bilgi eksikliğinden kaynaklanan hatalara karşı elimiz çok daha güçlüdür. Bu nedenle de bizden beklenen önlemimizi mevcut bilgilere göre almamızdır. 


Oluşturduğumuz asalaklık tanımlaması tam da bu noktada devreye girer. Çünkü toplumun bir bölümü çeşitli sebeplerle yüzyıllar öncesindekine benzer ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan, bugünden bakınca ise kesinlikle akıl dışı görülen birtakım hataları yapmakta ısrar eder. Fakat ortada bilinç eseri bir durum olmadığı için, bahsi geçen bu insanlar aslında ne kadar tehlikeli bir şey yaptıklarının farkında bile değildirler. İşte bu farkında olmayışın verdiği huzura asalaklık huzuru denir. 


Bu insanların tümü yetişkindir fakat tepkileri bir yetişkinden beklenen tepkiler yerine, zihninin bazı bölümleri henüz gelişmemiş bir bebekten beklenen tepkilere daha çok benzer. Şayet bu insanlar zihnileriyle ilgili bir rahatsızlıktan muzdarip değillerse onları hasta olarak değil, asalak olarak tanımlamanın daha doğru olacağı kanaatindeyim. Asalaklığın bir hastalık sayılıp sayılamayacağı konusunun ise ayrıca tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar