Onlar gibi değilsiniz

Size yapmayı hiç istemediğiniz ve yakışıksız şeyler yaptırabilir, üstelik sizi bunun faydasına ikna edebilirler. Size şiddetin kazanımlarından, kaosun güzelliğinden, hareketin coşkusu ve tatmininden bahsedebilirler. Sizi girmeyi aklınızdan bile geçirmediğiniz bir savaşın içine koşar adım sokabilir ve bunun doğal sonucu olarak yıkmanın, parçalamanın, yok etmenin kaçınılmaz olduğunu anlatabilirler. Fakat siz onlar gibi değilsiniz.


Onlar dediğimse; bölücüler, radikaller, terör grupları, dış mihraklar, provokatörler ya da sadece aptallar. Onlar kim olurlarsa olsunlar, siz onlar gibi değilsiniz. Çünkü siz bu ülkeyi seviyor ve onu içinde bulunduğu kötü durumda dahi daha fazla yormak, yıpratmak istemiyorsunuz. Siz polise ya da askere taş atacak insanlar değilsiniz. Ne kadar provoke edilirseniz edilin, bu sizin için bir çözüm daha da önemlisi gelenek değil. Çünkü siz onların aksine tüm eksiklerine, hatalarına, baskılarına rağmen karşınızdakinin kendi polisiniz, kendi askeriniz olduğunu biliyorsunuz. Yukarıda onlar diyerek saydıklarımla aranızdaki en temel fark bu. Siz bu ülkenin sahibisiniz ve ona asla zarar vermeden, onu bir bütün halinde muhafaza ve müdafaa etmek istiyorsunuz.


Siz yerden bir kaldırım taşı dahi sökemezsiniz. Çünkü o taşın sizin vergilerinizle ve sizin gibilerin emeğiyle dizildiğini biliyorsunuz. Onlar ile bu noktada ayrışıyorsunuz. Çünkü onlar bu taşı yerden sökerken, bir bütünü bozmanın tatminini yaşıyor, oysa siz emeği hiçe saymanın suçluluğunu hissediyorsunuz. Onlar taşı hiç tanımadıkları birinin dükkanına ya da arabasına fırlatarak ve bir adım sonrasını dahi düşünmeden, sadece o anın içindeki yıkma, yok etme coşkusuyla hareket ederken; siz kaçınılmaz olarak her adımınızı düşünüyor ve güzel bir niyetle yola çıktığınız için sizi çirkinleştirecek her şeyden uzak duruyorsunuz. Onlar yasaları bile tanımaksızın, kendi özgürlüklerini ve sözde davalarını her şeyin üzerinde görürken, siz sadece yasaları değil ahlakınızı da düşünüyor ve sizi insan yapan daha da önemlisi yurttaş yapan değerlerin bilinciyle hareket ediyorsunuz. Siz onlar gibi değilsiniz.


***


Kimsenin size sınır çizmesine ihtiyacınız olmadığını biliyorum. Kendi bilincinizle oluşturduğunuz ahlakınızı, yasaların bile üzerinde gördüğünüzü çünkü bu ahlakı pek çoğunu anlamsız bulduğunuz yasaların aksine bizzat kendi vicdanınızla oluşturduğunuzu biliyorum. Fakat onların aksine kafanızdaki tüm çelişkilere rağmen yasalara ve gördüğünüz binlerce saçma vakaya rağmen hukuka inancınız olduğunu da biliyorum. Çünkü siz onlar gibi değilsiniz. 


Siz, hukukun çağdaş bir toplum için ne kadar gerekli olduğunu biliyor ve onu tüm eksikliklerine rağmen hukuksuz bir düzenden üstün görüyorsunuz. Çünkü siz ne kendinizin ne de bir başkasının doğrularını toplumun üzerinde görmüyor ve kimsenin doğrularının ayrıcalıklı olmasına vicdanen destek vermiyorsunuz. Kaldı ki size al bunun da cezasını sen ver denildiğinde, bunu yapamayacak olduğunuzu da biliyorsunuz. 


Kısacası siz aklı başında ve vicdanlı yurtseverler olarak adaletin ne şahısların ne de ideolojilerin tekelinde olmaması gerektiğini savunuyorsunuz. O halde bunun için mücadele verdiğinizi unutmamak birinci önceliğiniz olmalı.


Onlar dediklerimin, kim olurlarsa olsunlar ve temel motivasyonları ne olursa olsun, bu memleketi ilgilendiren hiçbir konuda sizden daha çok hakları yok. Bu memleket iyisiyle ve kötüsüyle, doğrusuyla ve yanlışıyla, dünüyle ve bugünüyle sizin. Tıpkı deniziyle, toprağıyla, ormanıyla olduğu gibi.


Sizler bu vatanın gerçek sahipleri olarak, neye hizmet ettikleri belli olmayan hainler ya da asalaklar tarafından manipüle edilemezsiniz. Onların hazırladıkları bilumum tehlikeden kaçınmak ve tuzağı bertaraf etmek sizin asli göreviniz. Bu uğurda yalnız onlar kadar zeki, bilgili ve cesur olmanız yetmez. Onlardan daha zeki, daha bilgili ve daha cesur olmak zorundasınız. Çünkü hedefiniz Mustafa Kemal Atatürk’ün de hayali olan bu güzel yurdu muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaktır. Fakat ondan evvel yapmanız gereken, varlığınızın yegane teminatı olan milli kimlik şuurunuzu, hayatınız pahasına savunmaktır. 


“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.


Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.”


Yorumlar

Popüler Yayınlar