İran-İsrail meselesi
Irak ve Suriye konusunda pek çok hata yaptık. Sınır komşumuz olan bu iki devletin de darmadağın oluşunu izledik ve hatta bunun bize fayda sağlayacağını düşündük. Terörün ve kaosun sınır ötemizde kol gezmesi, emperyalistlerin vekâlet savaşları, işlenen insanlık suçları bizi hiç ilgilendirmedi. Oysa bu kadar yakınımızda, bu denli büyük savaşlar çıktığında yapmamız gereken ilk şey sınır güvenliğini sağlamak ise ikinci şey de bu savaşların en az hasarla sonlanması için uğraşmak olmalıydı. Her şeyden önce en azından sınır komşularımızın başına gelenler, yarın bizim de başımıza gelebilir diye düşünerek hareket etmeliydik.
Akıl almaz bir şekilde sınırlarımızdaki mayınları temizledik ve sonrasında Ortadoğu’nun karışmasını seyrettik. Adeta ateşin bize sıçramasını, sıranın bize gelmesini heyecan içinde bekledik. Darmadağın olan bu coğrafyadan ülkemize göç olacağını, bu göçün başta ekonomik olmak üzere pek çok soruna yol açacağını, bu savaşları çıkaranlar hesaplamıştı ama biz hesaplayamadık. Kaldı ki öngörüsü kuvvetli, bu işlerden anlayan ve bizi on yıllardır uyaran askerleri, siyasetçileri, gazetecileri komplo teorisi üretmekle suçladık. Kimi zaman ciddiye almadık, kimi zaman susturduk, kimi zaman hapse attık.
Bu ülkenin yetiştirdiği, vatanın bölünmez bütünlüğü için hiç düşünmeden canını verecek kahraman subayları kumpas davalarında harcadık. Kimi onuruna yediremeyip canına kıydı. Kimini şaibeli bir şekilde kaybettik. Kimini de çektirdiğimiz eziyetler sebebiyle hayata küstürdük. Tehlikenin geldiğini gören ve Türk milletini bu tehlikeye hazırlamaya çalışan herkesi bir şekilde susturduk. Televizyonlar şaklabanlarla dolarken, kimi iktidar kimi muhalefet yalakası yandaşlar nabza göre şerbet verirken, siyasiler saçma sapan konularda çocuklar gibi kavga ederken, gerçek aydınlar sessizce yazmaya devam etseler de maalesef sesleri duyulmadı.
İran-İsrail savaşını ben okuyamam ya da yorumlayamam. Bu savaşın nereye gideceğini, bizi nasıl etkileyeceğini öngöremem. Kim kazanır, kaç insan ölür, kaç şehir yok olur ya da üç beş güne taraflar yatışır mı bilemem. Fakat bunları bilecek çok sayıda nitelikli subayımız olduğunu biliyorum. Kendimizi ve vatanımızı onlara emanet etmemiz gerektiğini biliyorum. Tam da bu işler için yetiştirilmiş, üstün başarılara imza atmış, hayatı vatan müdafaası ile geçmiş bu insanların şayet onları dinlersek bizi her türlü tehlikeden koruyabileceklerine inanıyorum. Lütfen aklınızı başınıza alın ve hiç olmazsa tüm milletin geleceğini ilgilendiren konularda yorum yapma, karar verme ve harekete geçme işini ehil insanlara bırakın.
Yorumlar
Yorum Gönder